Testis Kanseri

TESTİS TÜMÖRÜ NEDİR?  RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?

Testisler erkeklerde penisin hemen altında bulunan ve skrotum denilen deri ile kaplı yumurta şeklinde bir çift organdır. Görevi sperm ve testesteron üretmektir. Testis kanseri ise kökenini testisteki üreme hücrelerinden alan ve testiste görülen kanser türüdür. Genç yaştaki erkeklerin sağlığını tehdit eden testis kanserinin görülme sıklığı gün geçtikçe artmaktadır. Testis tümörü,15-35 yaş arasındaki erkeklerde en sık görülen kanser türüdür. Gelişen yöntemler sayesinde, vakaların yaklaşık %90-95’inde hastalık tamamen tedavi edilebilir.

Hastalık, nadiren de olsa ergenlik öncesi çocuklarda görülebilir. Nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ancak bazı risk faktörleri vardır. Çocukluk çağında inmemiş testisin 10 yaşına kadar düzeltilmemesi testis kanserine yol açabilmektedir. “Kriptorşidizm” olarak adlandırılan, inmemiş testisler kanser gelişme riskini 3-14 kat artırmaktadır. Bir testiste kanser olduğunda diğer testiste risk artmaktadır. Babasında veya erkek kardeşinde testis kanseri olan erkeklerde risk normal topluma göre daha fazladır. Orşit yani testis iltihabı geçirenlerde testis kanseri oluşma riski vardır. Farklı kanser türleri testise yayılım(metastaz) yapabilirler.

TESTİS TÜMÖRÜNDE EN SIK HANGİ BELİRTİLER GÖRÜLÜR?

En yaygın belirti testis içinde hissedilen genellikle ağrısız bir şişliktir. Şişlik serttir. Skrotumda ağırlık hissi olabilir. Skrotumda aniden sıvı toplanması ve memelerde büyüme(jinekomasti) diğer belirtileri arasındadır. Testis tümörleri, bazı durumlarda testis içine kanama veya travma sonrası akut ağrı olarak da ortaya çıkabilir. Kanser lenf bezlerine sıçramışsa kasıkta ve sırtta ağrı olabilir. Testis kanseri en sık akciğerlere yayılır. Bu durumda; göğüs ağrısı, nefes darlığı ve öksürük görülebilir. Vücudun farklı yerlerinde yumrular oluşmasına yol açabilir. Testiste şişlik yapan kanser dışında iyi huylu durumlarda vardır. Bunlar; fıtık, skrotumda sıvı( hidrosel), varikosel ve spermotoseldir.

TESTİS TÜMÖRÜNDE ERKEN TANI HAYAT KURTARIR!

Testis tümörlerine tanı koymada en sık kullanılan görüntüleme yöntemi skrotal ultrasondur (USG). Skrotal ultrasonun tanı koymada duyarlılığı hemen hemen %100’dür. Ultrason ile testiste kitle saptanmasının ardından mutlaka bazı tümör belirteçlerinin kan seviyelerini kontrol etmek gerekir. Bu tümör belirteçleri (βHCG, LDH AFP) hastalığın evrelendirilmesinde ve seyrinin takibinde önem arz etmektedir. Hastalığın yayıldığı düşünülür ise akciğer grafisi, batın ve akciğer tomografisi istenebilir. Birçok kanser tümöründe olduğu gibi, tanıda geç kalınması tehlikeli olabilir. Testis tümörü tanısında 6 haftalık bir gecikme, kanser nedeniyle ölümde riskini 2 kat artırmaktadır.

TESTİS TÜMÖRÜNDE TEDAVİ SEÇENEKLERİ NELERDİR?

Tümör olduğu düşünülen veya tümörden şüphelenilen durumlarda hiç vakit kaybetmeden kasıktan yapılan küçük bir kesi ile testis çıkarılır (inguinal orşiektomi). Bu sırada, kozmetik nedenlerle alınan testis yerine bir protez konulabilir. Tedavinin bundan sonrasını belirleyecek olan şey, çıkarılan organın patolojisidir. Çünkü testis tümörleri hücre tiplerine göre sınıflandırılırlar ve bu hücre tipleri hem tümörün davranış şeklini hem de hangi tedaviye yanıt vereceklerini belirler.

Testis tümörleri 3 evrede değerlendirilir.

Evre 1: Tümör yalnız testistedir.

Evre 2: Kanser karın bölgesindeki lenf bezlerine yayılmıştır.

Evre 3: Kanser karındaki lenf bezlerinden hariç uzak bölgelerdeki lenf bezlerine ve akciğerlere yayılmıştır.

Testis kanserinde hastalığın evresine göre “kemoterapi” veya “radyoterapi” gibi ek bir tedaviye ihtiyaç duyulup duyulmadığı belirlenmektedir. Düşük evreli hastalıkta, etkin cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi (biri veya birkaçı) uygulanarak %100’e yaklaşan başarı oranlarına ulaşılmıştır. İleri evre hastalıkta bile başarı oranları %85’in üzerindedir.

TESTİS TÜMÖRÜ TAKİBİNDE YAPILMASI GEREKENLER NELERDİR?

Testis tümörleri tedaviye rağmen nüks edebilirler ve bu nedenle yakından izlem gerekir. Nüks için en riskli dönem ilk iki yıldır. Ancak en az 5 yıl boyunca, fizik muayene, akciğer grafisi, tümör belirteci ve bilgisayarlı tomografi gibi incelemelerle ve her durum için belirlenmiş şemaya göre izlenmelidirler.

Kalan testiste de tümör gelişme ihtimali normalden fazla olduğundan hastanın düzenli olarak kendini bu açıdan muayene etmesi gerekir. Muayene için en uygun zaman skrotum cildinin gevşediği  sıcak bir banyo veya duş sonrasıdır.

Testislerden birinin çıkarılması hastanın üreme potansiyelini etkilemez. Ancak kemoterapi sonrası üreme fonksiyonlarında bozulma olabilir. Hastanın meni boşaltma yeteneği bozulabilir. Bu sebepten dolayı özellikle çocuk planı olan erkeklerin testis tümör tedavisi öncesi sperm dondurma yöntemine başvurması önerilir.